SAKARYA BİLSEM KÜLTÜR VE SANAT KULÜBÜ
  NASRETTİN HOCA
 

       

 
      NASREDDİN HOCA 800 YAŞINDA  (MUSTAFA ÖZGÜL)
 
       Adını duyar duymaz yüzümüzde gülücükler açıveriyor. Başında kocaman bir kavuğu, bembeyaz sakalı, uzun cübbesi ve ayağındaki çarıklarıyla hep aramızda yaşıyor Hocamız. Sözümüzün kifayetsiz geldiği, meramımızı karşı tarafa anlatmakta zorluk çektiğimiz anlarda imdadımıza yetişiyor her daim.
Çocukluğumuzun ilk yıllarından itibaren onun güldürürken düşündüren, bizlere bir sözüyle çok önemli hayat tecrübelerini aktaran Hoca Nasreddin, 800. yaşına bastı.
Sadece Anadolu’da değil, bütün Türk dünyasında yaşayan Nasreddin Hoca, geniş bir coğrafyanın yaşayan dinamik bir kahramanıdır. Bu özelliğinden dolayıdır ki, onu sadece XIII. yüzyılda Anadolu’da yaşamış ve Akşehir’de kabri bulunan biri olarak kabul edip, bunun dışındaki rivayetleri ve kabulleri reddetmek doğru bir yaklaşım olamaz. Böyle bir yaklaşım Halkbilimi prensiplerine de taban tabana zıt olur.
Gerek Nasreddin Hoca, gerekse diğer masal, fıkra ve destan kişileri, toplumun maşeri vicdanında ve toplumsal hafızasında hayat bulmuş, kabullenilmiş karakterlerdir. Bu durum sayesiyledir ki bugün Nasreddin Hoca, bu kadar geniş bir coğrafyada biliniyor. Ve her yerde muhteşem zekâ pırıltısı ve kıvraklığıyla işlenmiş fıkraları anlatılmaktadır. Eğer tek bir alanda, yani tarihte yaşamış “Akşehirli Nasreddin Hoca” kişisiyle sınırlı tutulsaydı, bunca fıkra da üretilememiş olurdu. Bu ise, kültürümüzün bu zekâ şaheseri karakterine yapılan en büyük haksızlık olurdu.
“Nasreddin Hoca bir gün…” diye başlayan her fıkrayı Nasreddin Hoca fıkrası olarak kabul etmeli ve bu güzelim “gül-düşün” de denilen fıkralardan almamız gereken öğütleri alarak, keyfini çıkarmalıyız. Bütün Türk dünyasında yaşayan Nasreddin Hoca fıkraları, kültürümüzün eşsiz birer hazinesidir.

Dünyayı güldüren Nasreddin Hoca’mız! Modern zamanların bütün can sıkıcı hallerine rağmen seninle yüzümüz gülümsemeye devam ediyor.
**********************************
HOCADAN SEÇMELER 

  BENİM NE YİYİP İÇTİĞİMİ SORMAZSINIZ...     
Nasrettin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Laf arasında Hazreti İsa'nin gögün dördüncü  
katında olduğunu söylemiş...  
Vaazdan sonra, bir kadin Hoca'ya yanaşmış
:  
-Hazreti İsa, orada ne yer, ne içer?, demiş.  
Hoca'nin tepesi atmış :  
-Ey hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip, 
 
içtiğimi sormazsın da, Allah'in peygamberini sorarsın! 

BENİM YERİME SENİ GÖTÜRÜR               
Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış. 
-Hanim en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
 
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
 
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.
  

AKLIN VARSA GÖLE KOŞ  
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :  
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur.Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar.Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlar.Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :  
-Aklın varsa göle koş!

 
  Toplam 65399 ziyaretçi (105138 klik) buradaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol